Hikayelerin Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı

29 Ekim 2025

Anasayfan 
              Yap Ziyaretçi Defteri

  Danışıklı Dövüşten Evvel Haberim Olsa... (Padişahlardan Hikayeler-Öyküler)Hikaye Öykü Masal Arşivi



Google
Sitemiz hakkındaki görüşlerinizi ZİYARETÇİ DEFTERİNE yazarsanız seviniriz.


www.hikayearsivi.net olarak 2002 yılından itibaren 23 yıldır kesintisiz yayın faaliyetimizi sürdürmekteyiz. İnternet üzerinde yayın yapan birçok sitenin içeriğinde, sitemiz içeriği kullanılmaktadır. İlk defa birçok kategori altında hikaye-öykü ve masalları paylaşmaya başlayan sitemiz, bu konuda da diğer sitelere örnek olmuştur. Sitemiz içeriğini kullanabilirsiniz. www.hikayearsivi.net den alıntıladığınızı belirtirseniz memnun oluruz.
Sitemiz içerikleri e-kitap olarak hazırlanmaya başlamıştır. Aşk Hikayeleri, İbretli Hikayeler, Duygusal Hikayeler adıyla hazırlanmıştır. Toplu kitap olarak okuyabilir, indirebilirsiniz.
Hali hazırda Sevgi Hikayeleri ve Dostluk Hikayeleri hazırlanmaktadır. Bizi takip eder ve sosyal medyanızda da paylaşırsanız seviniriz. (Kerim Melleş-KuTuL KuLuB)
Ekim-2025

Danışıklı Dövüşten Evvel Haberim Olsa...
[Padişahlardan Hikayeler-Öyküler]

    II. Bayezid'in son dönemlerinde Doğu Anadolu ve İran'ı kapsayan bir Safevi Devleti kurulmuştu. Kurucusu Türk ve Müslüman Şah İsmail idi. Şia inançlarını benimseyen bu hükümdar, kısa sürede büyük bir güç oldu. Tabii ki Osmanlı'nın rakibi oldu. Özellikle Anadolu'nun dağlık bölgelerinde yaşayan Türkmenlerin sempatisini kazanan Şah İsmail, rakip olarak gördüğü Osmanlı'ya her fırsatta zarar vermeye çalışıyordu.


    Olup bitenleri II. Beyazid, bölgenin merkeze uzaklığından, biraz da yaşlılığından olsa gerek, yeteri kadar konunun üzerine eğilemiyordu. Ancak Trabzon'da sancak beyi olan oğlu Selim, burnunun dibinde gerçekleşen olayları görebiliyor ve tedbir alınması gerektiğine inanıyordu.


    İşte Şehzade Selim, düşmanın durumunu daha yakından görüp anlamaya karar verdi ve kılık değiştirip gezici bir derviş gibi tek başına Safevi sınırını aşarak gizlice Tebriz yolunu tuttu. Uzun bir yolculuktan sonra da oraya vardı.


    Türkçe konuşan ve Hatai takma adıyla çok güzel Türkçe şiirler yazan Şah İsmail, aynı zamanda satranca meraklı ve bu oyunun namlı bir ustası idi. Her gün birkaç parti satranç oynar ve sosyal durumuna bakmadan kim isterse tereddütsüz karşılaşırdı. O güne kadar kendisini mat edip yenen çıkmamıştı. Tabii bunda, Şah'a olan saygının ve korkunun da büyük payı vardı.


    Yavuz da büyük bir satranç ustasıydı. Yolda gelirken ve Tebriz'de geçirdiği günler içinde Safevi Devleti hakkında öğreneceklerini öğrendikten sonra sarayın yolunu tuttu. Oraya varınca Şah'la satranç oynamak istediğini söyledi. Görevliler içeriye haber verdiler:


    - Bir garip derviş gelmiş, şahımızla küstahane satranç oynamak ister durur...


    Şah İsmail, özellikle tanımadığı yabancılarla oynamayı severdi. Yavuz'u hemen huzuruna kabul etti ve:


    - Derviş baba... Kandan gelir, kanda gidersün, diye sordu.


    Derviş baba (Yavuz) saygı ile ve onun şivesiyle cevap verdi:


    - Kazvin'den gelürem, Şah'ımın mübarek cemalini görmekliğe gelmişem.


    - Yollarda-izlerde ne var, ne yok?


    - Şahımun ulu himmeti sayesinde her yerde eman, asayiş ve saadet olup cümle kulların ferhunda haldur.


    Bu cevaplar şahın hoşuna gitmişti.


    - Benimle satranç oynamak dilersen, karşıma geç...


    Yavuz:


    - Ben şahımdan sadece oyun aparmağa gelmişem, diyerek satranç tahtasının başına oturdu. İlk oyunda bilerek yenildi, ancak Şah'tan daha usta olduğu için ikinci oyunda onu mat edip yendi.


    Şah İsmail, herkesin gözü önünde uğradığı bu yenilgiye fena halde sinirlenerek elinin tersiyle Yavuz'un göğsüne bir sille vurup:


    - Bre kongay ışık (serseri derviş), hiç şah olanlar mat olur mu? Hiç edebin yokmuş, sultanlara riayeti de mi bilmezsin, diye çıkıştı.


    Yavuz soğukkanlılıkla cevap verdi:


    - Şah'ım, danışıklı oyundan evvel haberim olsa, böyle etmezdim...


Kaynak: Mithat Sertoğlu, Tarihten Sohbetler, TTK Yay., S.61-62


Kaynak:Padişahlardan Hazır Cevaplar,Ali Karaçam
Meriç Yayınları, Şubat-2007, İstanbul
Hazırlayan:www.hikayearsivi.net | KuTuL KuLuB



Kaynak: Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.


Önemli Not: Hikayeyi kullanabilirsiniz. www.hikayearsivi.net den alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtirseniz memnun oluruz.

15 Ağustos 2007 - 15:59:44 - 6650 günlük
Ekleyen editör: HikayeArsivi

Okuyan:[3162]Yorumlayan:[0]Kategori: [Padişahlardan Hikayeler-Öyküler]
HİKAYEYİ SOSYAL MEDYANIZDA PAYLAŞIN:



Bu hikaye yazı-yorum için henüz yorum yapılmamış veya yorum onaylanmamış.
 

Yorumlarınızı Yapın:
 



Reklam ver

 
 

.: Günün Ayeti :.

.: Günün Hadis-i Şerif-i :.

.: Günün Sözü :.

     


 
Google

Sitemizden alınan tüm hikaye-öykü-masal ve materyalleri kullanabilirsiniz. www.hikayearsivi.net den alındığını belirtirseniz memnun oluruz.
Site içeriği ve belirli konularda içerik paylaşımı ve katkı sağlamak için site yönetimiyle [kutulkulub@gmail.com] irtibata geçebilirsiniz...

 
 Hikaye Arşivi  
Kerim MELLEŞ-KuTuL KuLuB © 2002-2025  ©  Hikaye Öykü Masal Arşivi
Sayfamızı en iyi 1024*768 çözünürlükte görüntüleyebilirsiniz...

  KuTuL KuLuB-A.Kerim Melleş