Delinin biri her nasılsa Süleymaniye Camii'nin minaresine çıkar ve orada ezan okumakta olan müezzini belinden kavrayarak der ki,
- Tövbe istiğfar et bakalım; zira seni buradan aşağıya atıp, nasıl paldır küldür yuvarlandığını görmek istiyorum!..
Korkudan gazel yaprağı gibi titreyen müezzinin aklına bir fikir gelir ve ona bir teklifte bulunur:
- Bak, beni at ve seyret, bu hiç önemli değil; ama izin ver önce şu ezanı bitireyim, sonra atarsın. Günahtır, ezanı yarıda kesme.
Deli olmasına rağmen ezana saygısı olan mecnun bu fikri uygun karşılar. Fırsatı yakalayan müezzin, ezan makamıyla yardım çağrısında bulunmaya başlar;
- İmdaaaaaaat!... Minarede deli vaaaaaaaaar!.. Can kurtaran yok muuuuuu?...
Camiye gelenler mesajı almıştır, ama müezzini kurtaralım derken, deliyi kızdırma tehlikesinden dolayı, yapacak fazla bir şey de yoktur. Sağa sola koşuştururken, oradan geçmekte olan İncili Çavuş araya girer ve der ki:
- Durun, telaş etmeyin, ben şimdi onun bir yolunu bulurum.
Sonra da cebinden bir çakıyı çıkarıp minaredeki deliye seslenir:
- Heeey, oradaki!...
Deli aşağıya bakınca aralarında şu konuşma gelişir:
- Ne var; ne istiyorsun be!..
- O adamı bırak ve hemen aşağıya in bakayım!..
- Hayır inmem, yeminim var, ben bu adamı buradan atacağım!..
- Ama senin için kötü olur sonra!..
- Mesela ne olur?
- Ben şimdi elimdeki şu çakıyla minareyi kesiyorum!
Bunu söyledikten sonra elindeki çakıyı minareye dayar. Bu "çakıyla minareyi kesme" tehdidinden fazlasıyla korkan mecnun yukarıdan seslenir:
- Aman ha, sakın kesme, hemen aşağıya iniyorum!..
Böylece Çavuş'un ata ot, ite et vermesi sayesinde müezzin kazasız belasız kurtulur.
Bölüm: Hekimler ve Hastalarla İlgili Hikayeler
Kaynaklar: Tarihi Öyküler(Ebubekir Subaşı)-Timaş Yay.
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net