İhtiyar bir adamdı. İhtiyaçlarını karşılayabilmek için ona bakabilecek biri gerekti. Ona bakabilecek sadece oğlu vardı. Oğlu da evli ve bir çocuğu vardı. Ama hanımı kayınbabasına bakamayacağını ısrarla söyleyip duruyordu kocasına. Kocası yuvasının dağılmaması için fazla sert çıkmıyordu eşine.
Ama ihtiyar adam ihtiyaçlarını bir türlü karşılayamıyor gelini tarafından sürekli azarlanıyordu. Gelini nerden geldin be adam çek git evimizden gibi sözler söylüyordu.
Bir gün yaşlı adam gece yatağını ıslatınca sabah kalktığında yine gelininin azizliğine uğrar ve aşırı bir şekilde azarlanır.
Gelin dayanamaz ve kocasın ya o ya biz der ve adam ne yapacağını şaşırır.
Adam daha fazla dayanamayıp babasını çatısı akan, eski, yıkılmak üzere olan bir gecekonduya getirir ve babasına, artık burada kalacağını ve kendisini de ziyarete geleceğini söyleyerek orada bırakır.
Babasının son sözlerini bile dinlemeden çıkar gider oradan...
Biraz yol yürüdükten sonra yanındaki oğlu;
“Baba sen büyüyüp dede olduğunda ben de seni buraya mı bırakacağım” der. Adam adeta beyninden vurulmuşa döner ve hemen babasının yanına gelir.
Babasından af diler ona kendisini affetmesi için yalvarır. Babası;
“Biliyordum oğlum! biliyordum geleceğini. Ben babamı terk etmedim ki sen terk edesin...”
Gönderen: Halil AKGÜL
Kaynak: www.hikayearsivi.net