MSP'nin teknik işlerinden sorumlu Vecdi Bendelli anlatıyor:
Bir gün Hocam başkanlık divanı ile toplantı yapıyordu. Bir konu için beni çağırdılar. O aralar, parti yetkilisi;
- Hocam ne yapsak da partiyi gündeme getirsek" diye sordu.
Erbakan Hoca bu soruya karşılık döndü ve benim görüşümü istedi. Biraz düşündükten sonra:
- Hocam bakın ağır sanayi hamlesini başlattınız, maddi ve manevi kalkınmayı bir noktaya getirdiniz. Bütün bunları bir basın toplantısı ile anlatırken, "halkımızın ağız tadıyla yiyebileceği bir kadayıfın altını kızarttık, şimdi üstü de kızaracak" diye konuşun. Bende o zaman söze girerek gazetecilerin, size kadayıf ikram etmek istediklerini söyleyeyim.
Sözümü bitirince, Erbakan Hoca'nın yüzü güldü. Teklifimi beğenmişti.
Basın toplantısı başladı. Ve dediğim gibi sözü "kadayıfa" getirdi. Bende söze atlayıp gazetecilerin kadayıf ikram etmek istediklerini söyleyip, kadayıf tepsisini masanın üstüne koydum. Gazeteciler hemen sordu:
- Hocam kadayıfın altı kızarmış mı?
Erbakan Hoca kadayıfın hemen tadına baktı ve kızarmış olduğunu söyledi. Ertesi gün bütün gazeteler bizim “kadayıf” meselesini yazıyordu. Boy boy fotoğraflar çıktı. MSP gündemi yakalamıştı.
Ama benim üç ay anam ağladı! Erbakan Hoca gittiği her yere bir tepsi kadayıf istiyordu. Kadayıf muhabbeti tam tamına üç ay sürdü.