[Bediüzzamanla Yaşayan Öyküler]
Babası, Bediüzzaman'ın yakın dostuydu. Adilcevaz'da oturuyorlardı. Okula kayıt olacaktı. Babasıyla birlikte gemiyle Van'a gelmiş, ancak gemi tehir olduğu için gecenin geç bir saatinde şehre ulaşmışlardı.
Masum Efendi, oğluna:
- "Şimdi amcanlara gidemeyiz. Onlara rahatsızlık vermeyelim. En iyisi Molla Said'e gidelim. Onunla sabaha kadar sohbet eder, vakit geçiririz. Onun sohbetine doyum olmaz." dedi.
Bediüzzaman, Nurşin Camiinde kalıyordu. Birinci Dünya Savaşından önce genellikle camilerde ikamet eder, burada hem ibadetini yapar, hem de talebelerine dersler verirdi.
Baba oğul Nurşin Camiine geldiler.
Kapının önünde bir karartı vardı. Birisi bir yorgana sarılmış merdivenlerde oturuyordu. Bir anlam veremediler. "Bediüzzaman'a sorar, öğreniriz" diye içlerinden geçirdiler.
İyice yaklaştıklarında kapıda oturanın Bediüzzaman'ın bizzat kendisi olduğunu farkettiklerinde şaşırdılar.
Mevsim sonbahardı. Hava soğuktu.
Masum Efendi:
- "Yahu Seyda, burada ne arıyorsun? Donacaksın."
Bediüzzaman ayağa kalktı, misafirlerini karşıladı. Onları içeri buyur etti ve durumu izah etti:
- Banyo ihtiyacım vardı. Su ısınıncaya kadar dışarıda beklemeyi daha uygun gördüm. Siz beklemeyin, ben hemen geliyorum."
Yıkandı, geldi. Ve sabaha kadar sohbet ettiler.
Kaynaklar: Bediüzzaman'la Yaşayan Öyküler (Ömer Faruk Paksu)
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|