Recai Kutan anlatıyor:
12 Eylül sonrası MSP'liler akıl almaz iddialar ile yargılanıyorlardı. Savcı iddianamesinin 49. sayfasını okurken devamlı olarak "Şeriat Devleti" tabirini kullanıyordu. Savcı iddianamesini okurken şöyle diyordu:
- Bunlar MSP'yi bir paravan olarak kullanıp, partinin gerisinde bir gizli teşkilat olarak çalışıyorlar.
Bu sözleri duyan Korkut Özal "yaşasın kurtuldum, gerisini siz düşünün" diyerek bir fıkra anlattı.
Uyanık adamlardan biri birgün lokantaya gider. Bakar karşı masada oturan sakallı bir adam yemeğini yedikten sonra kasaya yanaşarak sakalını sıvazlar ve elindeki pusulaya damga vurdurur ve "afiyet olsun" diyerek lokantadan ayrılır.
Biraz sonra diğer sakallı da aynı şekilde kasaya yanaşarak "teşkilattan" diyerek lokantadan ayrılır.
Bunu gören bizim uyanık, kendi kendine "yahu bu çok iyi bir yöntem. Ben de aynı numarayı yapayım" diye söylendi. Yemeğini yedikten sonra kasaya yanaşır, sakalını çenesini sıvazlayarak;
- Kızım teşkilattan.
Kasadaki kız suratına bakar ve :
- Ama sizin sakalınız yok.
- Kızım gizli teşkilattan.
Korkut Özal bunu anlattıktan sonra fıkraya izah getirdi:
- Görüyorsunuz ki, bizim takım içerisinde ben, Lütfi Doğan Hoca, Tahir Hoca, Temel, Fehim ve Ali Güneri sakallıyız. Yani teşkilattanız. Siz sakalsızlar ise gizli teşkilattansınız. Onun için sakalsızlar gidin ve savcıya gizli teşkilatın hesabını verin!