RP'nin seçim organizatörlerinden Ali Soylu anlatıyor:
1987 genel seçimleri. Bana bir araba tahsis ettiler. Arabanın sahibi Fransa'da doğup-büyüyen Osman adında bir kişiydi. Paris'de masörlük yapıyormuş. Türkçeyi sonradan öğrendiği için konuşması pek anlaşılmıyordu. Biraz da kekemeliği eklenince, varın gerisini siz düşünün!
Bizim Fransız Osman sağını - solunu pek bilmiyordu. Sağ elinin üstüne "sağ", sol elinin üstüne "sol" yazdım. Gözleri de pek iyi görmüyordu. Gündüz iyi idi, ama gece olunca çok sıkıntılı yolculuk yapıyorduk.
Şehir merkezine girdiğimizde hızımız oldukça artıyor, şehirlerarası yolda hızımız 30 kilometreye kadar düşüyordu.
Fransız Osman çok değişik bir insandı. Bir kapalı salon toplantısındaydık. Erbakan Hoca birazdan kürsüye çıkacaktı. Fransız Osman seyrek sakalına karşı gözlerine kara gözlükler takmış gülüyordu. Gülerken bütün altın dişleri ortaya çıkıyordu. Nereden bulduğunu bilmediğimiz "görevli" bandajını koluna takmıştı.
Erbakan Hoca kürsüye geldi. Fransız Osman, "Nazi askeri" gibi kürsünün solunda ayakta duruyordu. Bir ara Erbakan Hoca Osman'a işaret etti. Osman, sağa sola bakarak Erbakan'ın yanına gitti. Hoca bir şeyler söyleyince hemen geri döndü. Ayakları birbirine dolaşıyordu. Yanıma geldi.
- Ağbi, Erbakan Hoca bana bir şeyler söyledi. Bir git sor. Acaba bana ne dedi ?