Madem geçen çarşamba günü 28 Şubat'ın 10. seneyi devriyesini idrak ettik ve madem pek çok kişi 28 Şubat hatıralarını veya 28 Şubat hakkındaki görüşlerini yazdı, benim ne eksiğim var, ben de yazayım. Ama benim yazım 28 Şubat günüyle değil ondan yaklaşık 4 ay sonrasıyla ilgili. Tam tarihiyle 17 Haziran 1997 günüyle.
Biliyorsunuz, görevdeki bir başbakan istifa ettiğinde bizim Anayasamıza göre hükümet istifa etmiş sayılır. Böyle bir durum yaşandığında, Cumhurbaşkanları, bir resmi yazı hazırlayarak müstafi başbakandan yeni hükümet kurulana kadar hükümetin görevine devam etmesini isterler. Böylece, göreve devam eden hükümetin yasallığı temin edilir.
Benim bildiğim bu durumun tek istisnası, 70'li yıllarda güvenoyu alamayan Başbakan Bülent Ecevit'in Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e, 'Hayır, yenisi kurulana kadar da görevde kalmayacağız' demesidir.
O zaman hukuken sorun nasıl çözülmüştü, gerçekten bilmiyorum.
Eğer bir başbakanın istifa etmek için geldiği biliniyorsa Cumhurbaşkanları 'Yenisi kurulana kadar göreve devam' yazısını önceden hazırlayabilirler. Nitekim, Başbakan Necmettin Erbakan, 17 Haziran 1997 günü Çankaya'dan randevu istediğinde istifa edeceği biliniyordu. Demirel de, Genel Sekreteri rahmetli Necdet Seçkinöz'e önceden talimat vermiş, bu yazıyı hazırlatmıştı.
Erbakan geldi, Demirel'in makam odasına geçtiler. İkili baş başaydı. Erbakan'ın elinde iki tane mektup vardı. Birincisi istifasıydı, ikincisi ise Refah ve Doğru Yol gruplarında toplanan imzalardan oluşan meşhur 'Havada yakıt ikmali' mektubu, yani görevin DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'e verilmesini talep eden mektuptu.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Demirel çeşitli özel sohbetlerde Erbakan'ın istifa anını detaylarıyla ve hayli renkli biçimde anlattı, şu an bize gereken ayrıntı, Demirel'in istifa mektubunu Erbakan'ın elinden 'kapar gibi' aldığı ve hemen düğmeye basıp Genel Sekreter Seçkinöz'ü odaya çağırdığı.
Seçkinöz odaya girince Demirel istifa mektubunu ona uzatır ve 'Sayın Başbakan istifa ettiler, ben de kabul ettim. Gereğini yapınız, gereken evrakı hazırlayınız' der. Seçkinöz odadan çıkar, kapının önünde bir süre oyalanır ve bu arada istifa mektubunu da Köşk'ün o zamanki Kanunlar Kararlar Daire Başkanı Yalçın Demirel'e verir.
Aslında o gün Köşk'teki heyecan görülmeye değerdir. Aylardır hükümetin 'normal' yollardan istifasının sağlanması için gösterilen çabalar herkesin malumu ve sonunda Erbakan istifa etmiştir artık. Şimdi top Köşk'tedir, kimin Başbakan olacağına Demirel karar verecektir. Kaçınılmaz gibi gözüken darbe büyük ölçüde önlenmiştir.
Neyse Seçkinöz odaya geri döner, evrakı Demirel'e uzatır, o da yenisi kurulana kadar hükümetin devamını isteyen mektubu imzalayıp Erbakan'a verir. Kısa süre sonra Erbakan Köşk'ten ayrılır.
Ayrılır ama yılların tecrübeli hukukçusu Yalçın Demirel Başbakan'ın istifa mektubunda bir arıza bulmuştur. Hatta Yalçın Demirel'e göre bu bir resmi istifa mektubu bile değildir, çünkü evrak resmi değildir, üzerinde Başbakanlık'tan çıkmış resmi bir evrak olduğuna dair sayı numara vs. hiçbir kayıt bulunmamaktadır. Evrak, bu haliyle Necmettin Erbakan isimli bir vatandaş tarafından Süleyman Demirel'e yazılmış kişisel bir mektuptan farksızdır.
Ama çareyi de hemen Yalçın Demirel bulur. Mektubu Başbakanlığa fakslar, oradan hemen bir sayı numara vs. alınmasını sağlar ve böylece bütün 28 Şubat döneminin belki en önemsiz ama bence en komik 'kriz'lerinden biri başlamadan sona erer.
Devlet budur işte. Sayı ve numara. Onlar olmazsa devlet de olmaz!
İsmet Berkan, Radikal Gazetesi, 04/03/2007