Yıldırım'ın Ankara Savaşı (1402)'nda Timur'a yenilmesiyle, Osmanlı 11 yıl sürecek kardeşler arasında taht mücadelelerine sahne olacaktı. tarih kitaplarında "Fetret Devri" olarak geçen bu dönemde, kardeşlerini yenen Çelebi Mehmet, Osmanlı tahtının yeni sahibi olmuştur.
Çelebi Mehmet, önce içteki birliği sağladı, sonra daha önce Osmanlı idaresini kabul eden, ancak Timur'un desteğiyle Ankara Savaşı sonrasında tekrar bağımsız hareket etmeye başlayan Anadolu beyliklerini yeniden Osmanlı'ya katmak üzere çalışmalara başladı. Zira özellikle Aydın ve İzmir'e hakim olan Aydınoğlu Beyi Cüneyt, Osmanlı'nın başını ağrıtacak hareketlerde bulunuyordu.
Bu sırada Osmanlı hükümdarının kendilerini korumasını isteyenler arasında Foça, Midilli, Sakız hakimleri olan Ceneviz büyükleri; Germiyan, Teke, Menteşe beyleri ve Kudüs'ün Aziz Yahya Şövalyeleri'nin Üstad-ı Azam'ı da bulunmakta idi.
Çelebi, önce Bergama üzerine yürüyüp Cüneyt'i itaate çağırdı. Fakat Cüneyt bunu kabul etmedi. Bunun üzerine padişah, ordusuna İzmir'i almaları emrini verdi.
İzmir'e giren Osmanlı askerleri, padişah Mehmet'in emri üzerine kalenin kulelerini yıktı. Rodos Şövalyeleri'nin liman girişinde yaptırdıkları kule bir gece içinde yerle bir edildiğinden, Üstad-ı Azam güneş doğar doğmaz, Sultan Mehmet'in yanına giderek, kulenin, Aydın Beyliği zamanında tarikatın gelirleri ile yapıldığını ve bu sebeple bu kulelerin yıkılmasının ancak papa ve belki birkaç Avrupa devleti ile savaşı kaçınılmaz yapacağını hatırlattı.
Padişah, Üstad-ı Azam'ın tehditlerini sükutla dinledikten sonra yumuşak ve rahat bir ifadeyle şunları söyledi:
- Ben, isterdim ki, yeryüzünde bulunan bütün Hristiyanlara baba olayım; kendilerine iyiliklerde bulunayım, şeref ve saygı dağıtayım... Çünkü hükümdarların iyilere mükafat, kötülere ceza vermesi gerekir. Ancak kendi tebaalarının da bahtiyarlıklarını düşünmek yerindedir. Birçok Müslüman'ın benden istediği bir şeyi göz önünde bulundurmakla görevliyim.
Timur, bütün Anadolu'yu yakıp yıkmakla beraber, işitiyorum ki İzmir kalesini temelinden yıkmakla teşekkürü hak etmiştir. Çünkü bizim kaçkın kölelerin hepsi burada sığınacak yer buluyordu. Bundan başka Karadeniz'de yolculuk eden bir takım hür insanlar, İzmir'e esir olarak getiriliyordu. Bu da tarikatın şövalyeleri ile Osmanlı arasında sürekli savaşa sebep oluyordu. Timur, dinlere bile saygı göstermez, bir Tatar hükümdarı olduğu halde bu akıllıca tedbirinden dolayı herkesin övgüsünü almıştır. Ben o zalimden daha mı dinsiz olayım? Fakat Müslümanların arzusunu yerine getirmekle beraber seni de memnun etmek için Menteşe (Muğla) arazisinde bir başka yer göstereyim ki orada bir kule yapılabilsin.
Üstad-ı Azam, bu yerin yabancı bir toprakta değil, padişahın sahip olduğu arazide olmasını istedi. Mehmet buna da şu karşılığı verdi:
- Benim sana verdiğim, bana aittir. Çünkü Menteşe Beyi benim ancak memurumdur.
Padişah bu sözlerden sonra, Üstad-ı Azam ile Midilli, Foça, Sakız Hristiyan hakimlerine izin verdi; onlar da topraklarına sahip olmak hususunda güven kazanmış olarak ayrıldılar.
Kaynak: J. Von Hammer, Osmanlı Tarihi,1.cilt MEB Yay. S:102-103
Kaynak:Padişahlardan Hazır Cevaplar,Ali Karaçam
Meriç Yayınları, Şubat-2007, İstanbul
Hazırlayan:www.hikayearsivi.net | KuTuL KuLuB