Kastamonu'da kaldığı günlerde sık sık kırlara, civardaki Karadaş ve Hacı İbrahim Dağı gibi yerlere gittiği gibi Kastamonu Kalesine de çıkar, nurada kitaplarını okur, düzeltir, dua ve ibadetle meşgul olurdu.
Yine bir gün sabahın erken saatlerinde kaleye çıkmıştı. Şehre bakan ve çok yüksek olan bir burcun üzerine oturarak ayaklarını aşağıya sarkıtmış, çalışmaya başlamıştı.
Bu sırada sabaha kadar içip sarhoş olan bir adam kalenin altındaki yoldan geçerek kötü bir yere gidiyordu.
Tam Bediüzzaman'ın hizasına geldiğinde olduğu yerde çakıldı kaldı. Ne bir adım ileri, ne de bir adım geri gidebiliyordu.
Bediüzzaman, adama şefkatle baktı ve "Dön kardeşim," dedi. "Evine dön. Gitme oraya. Doğru banyoya git, yıkan, tövbe et. Namazını kıl."
Neye uğradığını bilemeyen adam, gözyaşları içinde döndü. Hamama gitti, yıkandı, tövbe etti. Ve evine, çocuklarının yanına döndü.