Hikaye Öykü Masal Arşivi

 

Hikayelerin Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı

21 Kasım 2024

Sık Kullanılanlara Ekle  Anasayfan 
              Yap Ziyaretçi Defteri

  Vasıflı İnsan (Sizden Gelen Hikayeler)Hikaye Öykü Masal Arşivi

MENÜLER
Ana Sayfa
Arşiv
Sitenize Ekleyin
Hikaye Ekleyin
Editörlere Mesaj Gönder
Editörlük Başvurusu
Yardım / İletişim
Reklam
Basında HikayeArsivi
Künye
Ziyaretçi Defteri
Tavsiye Siteler
HİKAYE KATEGORİLERİ
İbretli Hikayeler
Dini Hikayeler
Yaşanmış Hikayeler
Duygusal Hikayeler
Sevgi Hikayeleri
Aşk Hikayeleri
Din Büyüklerinden Hikayeler
En Güzel Dini Hikayeler
Masal Demeti
Hayatın İçinden Hikayeler
İran Hikayeleri
Dostluk Hikayeleri
Mevlanadan Hikayeler
Kıssadan Hisseler
Çocuklar İçin Hikayeler
Doğruların Öyküsü
Güldüren-Tebessüm Ettiren Hikayeler
Nasreddin Hocadan Hikayeler
Sahabeden ve Evliyaullahtan Hikayeler
Kurandan Hikayeler
Resulullahtan Hikayeler
Kelile ve Dimne
Tarihi Gerçekler
Gerçek Hayattan Hikayeler
Türk Tarihinden Damlalar
Bediüzzamanla Yaşayan Öyküler
Diyanetten Hikayeler
Renkli Hikayeler
Sesli Hikayeler-Masallar
Resimli Hikayeler
Sizden Gelen Hikayeler
İngilizce Hikayeler
Padişahlardan Hikayeler-Öyküler
Türkü Hikayeleri
Tarihi Hikayeler-Öyküler
Siyasi Hikayeler-Hatıralar
Öğretici Hikayeler
Hüzün Zamanı Hikayeleri
Hazır Cevaplar Espriler
Dede Korkut Hikayeleri-Destanlar
Keloğlan Masalları (Görüntülü)
La Fontaine Masalları
Atatürk Hikayeler - Hatıralar
Tanıdığım Ünsüzler
Gazali İHYAdan Hikayeler
Ramazan-Oruç Hikayeleri
Efsaneler & Mitler
KELOĞLAN MASALLARI
EDEBİYAT DÜNYASINDAN HİKAYELER & ESPRİLER

Hikaye-Öykü Ara



[Detaylı Arama]


Yeni Eklenen 25 Hikaye
HZ. YUSUF'UN KUYUYA ATILMASI
HZ. İBRAHİM OĞLU HZ. İSHAK VE MESCİD-İ AKSA
HZ. İBRAHİM OĞLU HZ. İSMAİL VE KABE
HZ. İSMAİL VE KURBAN
HZ. HACER VE ZEMZEM
HZ. İBRAHİM VE NEMRUD
ÜÇ ARKADAŞ
KÖLENİN CEVABI
KÖPEĞİN SÖZÜ
HIRSIZIN CEVABI
KÖR, SAĞIR VE ÇIPLAK
HZ. İSA (A.S.)IN KAÇMASININ SEBEBİ
LOKMAN İLE HAZRETİ DAVUD
ZAHİDİN DUASI
BİRBİRİNİN DİLİNDEN ANLAMAYAN DÖRT KİŞİNİN KAVGASI
HAYAT AĞACI
NAHİVCİNİN (DİL BİLGİNİNİN) MİSALİ
GÖZ İLE KULAK ARASI
ÇÖPLÜĞÜ KİMLER KARIŞTIRIR?
KÖLENİN KÖLESİ
SADAKANI ZENGİNLİĞİNE GÖRE VER!
HANGİ DUAYI YAPAYIM?
YANIMDAKİ REHBERİMDİR!
BÜLBÜLCÜK NE YAPTI?
KISAS HAKKI VER!

En Çok Okunan 25 Hikaye
The Adventure of the Three Garridebs
Bir Bebeğin Yarım Kalmış Günlüğünden
Dracula - Story
İşte Aşk
Hz. Yunus Ve Balık
Uyuyan Güzel
Half-Brothers by Elizabeth Gaskell
Sevgi Üç Türlüdür
Uyku Masalı
Dostluğun Öyküsü
Hansel Ve Gretel
Haddini Aşmanın Zararı
Ona "Sevdiğinizi" Söyleyin
Evlilik
Çirkin Ördek
On Çinli
He Needed Me
Ayrılın Ayrılabilirseniz
Eshab-ı Keyf (Mağara Arkadaşları)
Dost (Mevlana'dan)
Çorap
Nurten Hanımın Gözyaşları
The Yellow Face by Sherlock Holmes
Futbol Olayı
Seni Nasıl Sevebilirim


Reklam ver

Mail List
Sitemizin yeniliklerinden ilk sizin haberiniz olsun.
İsim:
Mail:
 


Editör Giriş

Google
Sitemiz hakkındaki görüşlerinizi ZİYARETÇİ DEFTERİNE yazarsanız seviniriz.


Ziyaretçilerimiz ve Hikaye Dostlarının Dikkatine:

www.hikayearsivi.net olarak 2002 yılından itibaren yayın faaliyetimizi sürdürmekteyiz. İnternet üzerinde yayın yapan birçok sitenin içeriğinde, sitemiz içeriği kullanılmaktadır. İlk defa birçok kategori altında hikaye-öykü ve masalları paylaşmaya başlayan sitemiz, bu konuda da diğer sitelere örnek olmuştur. Sitemizin ve içeriğinin genişlemesine ve sitemizin tanıtımına siz değerli ziyaretçilerimizin katkısı çok önemlidir. Sitemiz içeriğini paylaşırken, mutlaka kaynak olarak www.hikayearsivi.net den alıntılandığını belirterek içeriğimizi kullanabilirsiniz. Unutmayın ki kaynak belirtmeden, içeriğimizi alan onlarca site ve ziyaretçi, çalışmalarımızdaki emeğe karşı bizi şevksiz bırakmaktadırlar. Lütfen sitemizin tanıtımına sizde katkı sağlayın. (A.Kerim MELLEŞ & Mehmet Zahid MELLEŞ)

Vasıflı İnsan
[Sizden Gelen Hikayeler]






    Ayşenur uzun zamandır göremediği arkadaşlarıyla bir araya gelememenin verdiği özlemle, gözleri dolu bir şekilde karıştırıyordu resimleri.

    On yıl, On beş yıl öncesine ait resimler onu daha da fazla hüzünlendirdi.Neler paylaşmıştı resimdeki arkadaşlarıyla.Az mı koşturmuşlardı bir şeyler yapmak adına?

    Teker teker resimlere bakarken bir yandan da o resimlerdeki arkadaşlarıyla yaşadıklarını düşündü.İster istemez şu sözler dudaklarının arasında döküldü bir bir.

    -Seninle arkadaşım yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi.Ekmeğimizi,aşımızı yeri geldiğinde bir simidimizi bölerek paylaşmıştık adaletli bir biçimde..

    -Ve sen kardeşim Sevde..Seninle az mı dirsek çürütmüştük beraberce sıralarda. Ne günler geçirdik bazen defterimiz olmazdı bazen kitabımız.Ama hiçbir şey engel olamıyordu okuma sevdamıza.

    -Ah Selma...Seninle de daha dün kardeşlik üzerine yazılar hazırlamıştık Ayet ve hadisleriyle.

    -Büşra..Ah Büşra seninle de kuran okurduk bolca haz duyarak.

    Resimlerin hepsine birden göz gezdirip derin bir iç çektikten sonra tekrar mırıldanmaya devam etti.

    -Benim soframda siz yemek yediniz,sizinkinde ben.Benim derdime siz ortak oldunuz sizinkine ben.Benim sevincimi siz paylaştınız,sizinkini ben.Velhasıl benim duama siz amin dediniz,sizinkine ben.

    Dudağı büküldü.Boncuk boncuk akan gözyaşlarını silerken Sevginin telefon numarasının olduğu geldi aklına.Bir an önce aramalıydı onu.Geçmişte bir çok zamanını beraber geçirdiği arkadaşlarını arayıp hal hatır sormalıydı.Bunca zamandır görüşememenin acısını çıkarmalı hatta helallik dilemeliydi can dostlarından.

    Ama onlarda hiç aramamışlardı.O sıkıntı çekerken,hastalıkla boğuşurken hastanelerde eziyet çekerken neredeydi can dostları peki?

    Neden onun yanında değillerdi? Neden onun acılarını paylaşmamışlardı? Sonra kendini toparlayıp;

    -Her ne olursa olsun aramalıyım.Şeytanın beni kandırmasına fırsat vermemeliyim.Rabbim beni şeytanın adımlarına uyanlardan değil,şeytanı hayatına müdahale ettirmeyenlerden eyle.

    diyerek hızla kalktı yerinden ve aceleyle Selma’nın numarasını bularak aradı.

    Karşı taraftan açılan telefondan senelerdir göremediği arkadaşı Sevgi nin sıcacık sesi içini ısıtmıştı.

    -Selamün aleyküm.Ben Ayşenur.Sevgi sen misin?

    -Evet benim.Aman Allah’ım inanamıyorum Ayşenur bunca yıldır görüşmemiştik.Ama sesin hiç değişmemiş.Nasılsın? Neler yapıyorsun? Aramak nerden geldi aklına ?

    -Resimleri karıştırırken eski dostları ne kadar özlediğimi ve görüşmemiz gerektiğin düşünerek arayıp hal hatır sorayım dedim.

    -İyi yaptın inan ki çok özlemiştim bende.Neler yapıyorsun?

    -Evlendikten sonra farklı bir ortam ve ardından çocukların sorumluluğu biliyorsun işte aynıları seninde başındadır.

    -Evet bende evlendim.Eşim’in çevresi farklı, kültürlü insanlar.Onlarla sık sık bir araya geliyoruz. Sizleri unutmuş değilim ama hayat şartları bazen insanları etrafındakileri değiştirebiliyor..

    -Neyse bir araya gelelim diyorum.Sen diğer arkadaşları da organize etsen de bize gelseniz ve ya bir başkasında buluşsak ta özlem gidersek olmaz mı?

    -Olur tabi.Neden olmasın? Bende çok sevinirim.Diğer arkadaşlarla da görüşemiyorum.Sadece Aysel vardı ya hani.

    -Evet hatırladım.

    -Onunla görüşüyoruz.Eşi avukat.Eşimle de bir araya geliyorlar.Bizde oldukça sık görüşüyoruz onunla.

    -Tamam işte o da gelir.Hep beraber bir gün geçiririz.

    -Tamam Ayşenur.Sen merak etme.Ben gün ve yeri ayarlar seni ararım.Hadi görüşürüz o zaman.Kendine iyi bak.

    -Senden haber bekliyorum İnşallah.Allah’a emanet ol.Arkadaşlara selamlar..

    Telefonu kapatırken müthiş bir rahatlık hissetti.Uzun süredir yapmak isteyip de yapamadığı ve omuzlarında yük olan bir şeyi yapmışcasına hafiflemiş hissediyordu kendisini.Uzak bir camiden kısık gelen Ezan sesine kulak verdi sonra.

    Kafasında düşüncelerden arınmak istercesine abdest alarak namaza durdu.

    Namaz sonrası akşam yemeğini hazırlamak için mutfağa gittiğinde yine aklında arkadaşları vardı.

    Acaba çok değişmişler miydi?Dış görünüşleri,kiloları,fikir yapılarında bir değişim varmıydı?

    Tebessüm ederek derin düşünceler içerisinde yemeği hazırlamış,okuldan gelen çocuklarıyla ilgileniyordu ki çalan zille koşarak kapıyı açtı.Gelen eşiydi.

    Bir fabrikada işçi olarak çalışıyordu eşi.İşi oldukça yorucuydu.Bazen eve çok bitkin ve dökülmüş halde gelse de çocuklarıyla mutlaka ilgilenir onların her derdine ortak olmaya çalışırdı.Kimi zaman onlarla sohbet eder,kimi zaman oyunlar oynarlar,kimi zaman da derslerine yardımcı olurdu çocuklarının.Yorgunluğunu ve iş yerindeki problemleri mümkün olduğu kadar eve yansıtmamaya çalışırdı.

    O günlerde de oldukça stresliydi.Çünkü fabrikada işçi çıkarıyorlardı.Senelerdir beraber çalıştığı arkadaşlarıyla ayrılmak onların işsiz kalması ve sıranın belki de kendisine gelmesi düşüncesi onu çok üzse de o yinede evde hissettirmemeye çalışıyor,her şey gayet güzelmiş gibi normal davranıyordu eşi ve çocuklarına.

    Ayşenur eşini sıcak bir şekilde karşılayıp,hemen akşam yemeğini hazırlamaya koyuldu.Çocuklar babalarının etrafını sarmış o gün yaşadıklarını anlatıyorlardı.Adam da sabırla hepsini ayrı ayrı dinliyor ve karşılık veriyordu onlara.

    Rahatladıktan sonra sofrayı hazırlayan eşine seslendi.

    -Hanım sen neler yaptın bugün?

    -Ne olsun bey bildiğin gibi.Bu gün resimleri karıştırırken biraz hüzünlendim.Yıllarımızı paylaştığımız arkadaşlarımla görüşememek beni üzdü.Bende bir arkadaşımı arayarak bütün arkadaşlarla birimizin evinde görüşmeyi talep ettim.Oda çok sevindi.İnşallah en kısa zamanda bir araya geleceğiz.

    -Sevindim hanım.Tabi bir araya gelin,konuşun,dertleşin,birbirinizi ziyaret edin.Onca paylaşılan geçmişin hatırına birbirinize hakkınız geçmiştir mutlaka helallik dileyin birbirinizden.

    -Evet dostluk kolay kurulmuyor.Kaçımızın sırrımızı verdiğimizde emin olabileceğimiz dostlarımız var? Hangimizin etrafında kendisinden önce karşısındaki Müslüman kardeşini düşünecek gerçek dostu var? Kim elindekinin yarısını dostum dediğiyle paylaşırken geri alma telaşı yaşamıyor? Daha doğrusu üzerinde bu kadar çok durduğumuz,bu kadar çok gündemimizde olan dostluk günümüzde yaşatılıyor mu?

    Eşi tebessüm ederek karşılık verdi:

    -Tüm güzel duygu ve hasletleri yok ettiğimiz gibi onu da yok edip,tarihin tozlu sayfaları arasına mı mahkum ettik ? Bu gün adı olup ta işlevini yok ettiğimiz diğer güzel kavramlarla beraber..

    -Evet doğru söylüyorsun bey. Geçmişteki dostluklar şimdi yaşanmıyor.Her şey çıkarcılık doğrultusunda yürür hale gelmiş.Kendi çıkarları doğrultusunda her olguyu değiştirebilir insan .Yeter ki istesin,yeter ki menfaatine yarasın...Maalesef her şeyi tahrip ettiğimiz gibi dostluk kavramını da yok ettik.Zaten insanoğlu neleri tahrip etme diki,Tevrat’ı İncil’i Zebur’u yeri geldiğinde sünneti hatta o kadar ileri gidildi ki Kuran’i bazı kavramları bile tahribata kalkan insan dostluk kavramını tahrip ederken hiç zorlanmadı bile.

    -Belki de o yüzden geçmişteki dostlar daha yakın gelir bizlere.Menfaat'e dayalı değildi çünkü.Hz. Ali’nin bir sözü var bu konuda beni çok etkiler.

    Eşyanın hayırlısı yenisi,
    Arkadaşın hayırlısı da eskisidir..

    diye gerçektende öyledir.O yüzden o arkadaşlarınla da görüş yenilerini de unutma tabii...

    Ayşenur eşinin de kendisi gibi düşünmesine çok sevinmişti. Eşi de onunla duygularını paylaştığı için memnun olmuştu.Sofraya doğru yönelirken eşi tekrar devam etti.

    -Ama hanım şu alimin sözünü de hiç unutma.

    Dostunu aşırı sevme,mutedil ol.
    Bir gün düşmanın olabilir.
    Düşmanında da mutedil ol,
    Bir gün dostun olabilir...

    Ayşenur bu söz üzerine düşüncelere dalmıştı.Eşinin bu sözle ne demek istediğini anlamaya çalışırken eşi çocuklarla koyu bir sohbete başlamıştı. Onların muhabbetini bölmemek için ne demek istediğini sormadı.

    Nihayet yemekleri yemişler Yatsı namazlarını cemaatle kılmışlar ve çocuklar yatmışlardı.Ayşenurun kafasın da hala eşinin ona tavsiyesini düşünüyordu.Mutfaktaki işlerini halledip kitap okuyan eşinin yanına giderek o sözle ne demek istediğini sordu.

    Eşi tebessüm ederek karşılık verdi ona.

    -Hanım bazen bizim dost dediğimiz insanlar zamanın değişimiyle fikirlerinde de değişiklik gösterir.Bak senelerdir beraber olduğum bir arkadaşımın örtülü olan eşinden boşanarak,örtüsüz biriyle evlendiğini hatta namazını da terk ettiğini duyunca inanmamıştım.Onun yanına gidip bunun doğru olup olmadığını sormak ve kendisinden öğrenmek istedim. O kendini “hayat değişti benim görüşümde değişti.Bundan sonra bu şekilde yaşamak istiyorum” diyerek savunmaya kalkıştı.Daha fazla ne söylenebilir ki hanım? Aklı başında orta yaşın üstünde birine daha ne söyleyebilirsin ki? Sende çok fazla şeyler umma. Senelerdir görüşmüyorsunuz. Belki de senin arkadaşların da da değişim olmuştur.Zaman değişti bizde değiştik diyen Müslümanlar çoğunlukta.Böylesi bir ortamla karşılaşırsan sakın umutsuzluğa kapılma.Üzülmede.

    Ayşenur hüzünlenmişti.Böylesi bir şeyin olabilmesi imkansız gibi gözükse de neden olmasın ki. Bu karmaşık duygularla uykuya daldı.

    Ertesi gün eşi ve çocukları evden henüz çıkmışlardı ki,çalan telefonu koşarak açtı.Karşısındaki arkadaşı Sevgiydi. Arkadaşlarıyla haberleşip ona gelmek üzere sözleştiklerini birlikte onlara geleceklerini haber veriyordu Ayşenura. Adresi alıp ertesi gün onlarda buluşmak üzere sözleştiler.

    Ayşenur sevinçle telefonu kapatarak olağan temizliğe devam etti.Arkadaşlarına ikram edeceklerinin bir kısmını da akşamdan yaparak ertesi güne az iş bırakıp onlarla daha fazla zaman geçirmek istiyordu.Uzun zamandır görüşmediklerinden ve evlerine ilk kez geleceklerinden dolayı heyecan ve sevinçli bir telaş sarmıştı onu.

    O gün çok yorucu ve telaşlı bir şekilde geçirmişti.Eşi ve çocukları da ona yardım etmiş Ayşenurun sevinç ve telaşına ortak olmuşlardı.Nihayet sabah olunca Ayşenur gelecek olan misafirlerine ikram edeceklerini hazırlamaya koyuldu.

    Kafasında arkadaşları bir yandan da eşinin uyarısı..Hiçbir arkadaşının o denli değişeceğini zannetmiyordu.Onlarla neler yaşamışlar,ne zorluklara göğüs germişlerdi.Tüm bunlara rağmen değişim göstermeyen insan kolaylık karşısında değişebilir miydi? Yaşantısını zamanın değişimiyle değiştirebilirmiy di? Böylesi bir durum hoş görülebilir miydi?

    -Hayır ,hayır benim hiçbir arkadaşımın değiştiğini zannetmiyorum.Böylesi bir şey mümkün değil zaten.Akşam benim arkadaşlarımın hala aynı düşüncede olduklarını topuklarının üzerinde gerisin geriye dönenlerden olmadıklarını eşime söyleyeceğim inşallah..

    Bir yandan mırıldanıp diğer yandan da son hazırlıkları yapıyordu ki, Öğlen ezanını duydu.Misafirleri gelmeden Namazını eda etmek istedi. Bütün işlerini bırakarak abdest alıp durdu namaza. İçtenlikle kıldığı namaz sonrası yine içtenlikle duasını ediyordu ki zilin çalmasıyla kalktı yerinden ve kapıya yöneldi.

    -Kim o ?

    -Biziz Ayşenur. Sevgi ve diğer arkadaşlar..

    Ayşenur kapıyı heyecanla açtı.Ve yine aynı heyecanla karşıladı misafirlerini.

    -Buyrun.Hoş geldiniz.Şükür Allah’a görüşebildik nihayet..

    Gözleri tek tek taradı arkadaşlarını.Her biri değişmiş,kimi hamile ,kimi bebekli,kimide oldukça yaşlanmıştı.Sonra dikkatini çeken en belirgin değişiklikte Selma’nın dış kıyafetiydi.Son bıraktığında Selma topuklarına kadar uzanan pardesü ileydi.Oysa şimdi o gitmiş yerine şık ceket almıştı.Yüzünde hafifte olsa makyajı, ufacık örttüğü moda eşarbı,mağrur edasıyla eski Selma dan eser yoktu sanki.

    Ayşenur ‘un yüzü asılmıştı.Hissettirmek istemese de gayri ihtiyari neşesi kaçmıştı.Yine de evine gelen misafirlerine bir şey hissettirmemeye çalışsa da yüreğinde müthiş bir sızı hissediyordu.Yüzü tebessüm etse de içinde kopan fırtınaya hakim olamıyor,gördüğü manzaranın bir rüya olması için dualar ediyordu.

    Gelenler yerlerine oturmuş koyu bir muhabbete koyulmuşlardı.Ayşenur Selmaya dönerek

    -Selma en son seni bıraktığımdan beri hayli değişmişsin !

    -Evet biraz kilo aldım ama diyetisyene gidiyorum.Yakında tüm fazlalıklarımdan kurtulacağım.

    Ayşenur acı acı tebessüm etti.Farklılık derken o asla kiloyu kastetmemişti.

    -Dış kıyafetinde değişmiş.Yolda görsem belki de seni tanımazdım.Ben sizi bıraktığım gibi bulacağımı düşündüğüm için olsa gerek.

    -Evet biraz değiştim.Ama sadece ben değil,ortam değiştikçe bizde uymaya mecbur kaldık.O beraber yaşadığımız gibi devam etmiyor hayat.Devir değişti.Devirle beraber hayat görüşümüz hatta samimi olduğumuz insanlar da değişti.

    Bir diğer arkadaşları Sevde atıldı söze.

    -Evet öyle oldu.İstesek de istemesek de ortama ayak uydurmak zorunda kaldık.Benim evlendiğim kişi ve onun aile yapısı,arkadaş çevremiz farklı.Kültürlü ve vasıflı insanlar.İşin gerçeği böyle insanlardan öğreneceğimiz çok şey var

    Selma bilmiş bir ifadeyle söze atıldı:

    -Benim eşimde bir şirkette genel müdür.Çevresin dekiler de onun gibi kaliteli insanlar.Onlara ayak uydurmak zorunda kalıyor insan.Yoksa seni kabullenemiyorlar.Kendini zamanla dışlanmış hissedebiliyorsun.Bunu yaşamamak için onlarla olunca onlar gibi davranmak ve giyinmek zorundasın.Zamanla da zaten yaşam biçimin oluveriyor.Mesela benim eşim beni ve çocuklarımın vasıflı insanlar la samimi olmamızı istiyor.Çocukların psikolojileri için ve benimde kendimi daha fazla geliştirebilmem için bunun yararlı olduğu düşüncesinde.Gerçekten de kaliteli insanlar insanın hayatını çok fazla etkiliyor.Bu ara da Ayşenur senin beyin ne iş yapıyor?

    -Bir fabrikada işçi olarak çalışıyor.

    Selma daha sonra Sevde ye dönerek ona da aynı soruyu sordu.Onun eşinin de iş adamı olduğunu duyunca ortamdan ve işlerin olmamasından yakınmaya başladılar.

    Ayşenur her geçen saniye yüreğindeki sızının arttığını düşünüyordu.Önceden nelerden bahseden arkadaşları şimdi nelere önem veriyor,gündemlerini neler meşgul ediyordu.Yavaşça oturduğu yerden kalkıp mutfağa gitti.Masaya yiyecekleri hazırlarken bugünü nasıl hayal ettiğini ve geçmişi yaşayacağını hayal ederken nasıl heyecanlandığını düşünüyordu.Vasıflı insan ifadesi onu çok fazla rahatsız etmişti.Bununla neyi kastetmişlerdi.Beyninden kazımak istese de başaramıyor beynini sürekli kemirdiğini hissediyordu.Bu düşüncelerle masayı hazırlamış arkadaşlarını yemeğe davet etmişti bile.Evi süzerek gelen arkadaşlarına yaptığı tüm yemeklerden güler yüzle ikram etti.Masada da sohbet devam ediyordu.

    Aysel bahçeye yaptıracakları havuzdan bahsederken,Selma da sauna istediğinden bu şekilde daha rahat kilo vereceğinden,Sevde de çocuklarını verdiği kolejden memnun kalmadığından başka bir koleje yazdırmak isteyip de bulamadığından bahsediyorlardı.Ayşenur sakin ve sessiz tüm bunları dinlerken çok şey kaybettiklerini yaşadıklarını asla tekrarlayamayacağını düşünüyordu.Boğazı düğümlenmiş yemek yiyemiyor sadece uğultu halinde konuşan arkadaşlarını dinliyordu..

    Onların hayata bakışı ile kendisinin hayata bakışı,onların dertleriyle kendisinin dert edindiği şeyler o kadar farklıydı ki, onlara katılmak istese de bunu yapamıyordu.Bir zamanlar aynı dertten muzdarip olan bu insanlar şimdi tamamıyla farklı şeylerden bahsediyorlardı.

    Bu kadar değişim normal miydi ? En çokta vasıflı insan ifadesi onu düşündürüyordu. Hâla bir anlam verememişti bu ifadeye. Kurani bir ifade olup olmaması onun için çok önemliydi.Böylesi bir ifadeye hiç rastlamamıştı.Kuranda Mü’min ve Müslüman dan başka vasıflı insan yoktu ki.

    Bulunduğu mevki,oturduğu koltuk,aldığı kabarık maaş,diploma,oturulan şaşalı evler mi insanı vasıflı yapıyordu acaba? Kıldığı namaz,tuttuğu oruç,örttüğü örtü,helal ve harama riayet etmesi yani kısacası mü’minlerin özellikleri insanı vasıflı yapabilirdi sadece.

    O günü dinleyerek geçirdi Ayşenur.Fazla müdahale edemedi.Onlar ikindi ezanı okunurken müsaade isteyerek kalktılar.Kimi akşam yemeğine davetliydi,kimi tiyatroya gidecekti.Her biri mazeretlerini bildirerek erkenden ayrıldılar oradan.Ayşenur namazdan sonra en vasıflı insanların özelliklerini aradı Kur’andan. O kadar açık ve netti ki;

    “O mü’minler ki boş söz ve faydasız ilimden yüz çevirmişlerdir. Ve yine onlar verdikleri sözde titizlikle dururlar,emanetlerini korurlar.Onlar birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye ederler.Onlar namazlarında huşu içerisindedirler.Zekatla ilişkili görevlerini de yerine getirirler.Ve onlar ırzlarını korurlar.”

    Bu ve bunun gibi pek çok ayeti okudu büyük bir şevkle. Yaradan ne güzel açıklamış, vasıflı insan yerine Müslüman ve Mü’min'i tanımlamıştı.Bunun aksini düşünmek boş ve yersizdi. Arkadaşları adına üzüldü. Bu üzüntüsü akşam eşi dönene kadar sürdü. Eşi işten döner dönmez karısına o günün nasıl geçtiğini sordu.

    Ayşenurun asılmış yüzünden bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı. Neler olup bittiğini sorduğunda ise sadece umduğundan farklı geçtiğini söyleyebildi titrek ses tonuyla.Sonra arkadaşlarının vasıflı insanlarla samimi olma çabalarından bahsetti.Eşi tebessüm ederek;

    -Belki de Müslümanda olması gereken vasıfları kasdetmişlerdir.

    -Hayır statü kasdedildi.Bu da beni çok üzdü.Biz sadece müslüman olmakla emrolunduk.

    Bunu söylerken eşi gözleri nemlenen Ayşenura baktı ve müşfik bir ses tonuyla karşılık verdi.

    -Allah Kuranda izzet,onur ve üstünlük üç şeydedir buyuruyor hanım.bunlar kimlerdir biliyor musun?

    -Kimler?

    -Birincisi, kainatın yaratıcısı Allah (c.c.) ta.İkincisi onun Rasulün de üçüncüsü kimde biliyor musun?

    -Vasıflı insanlarda mı ?

    -Hayır Üçüncüsü Mü’minlerdedir buyuruyor yaradan ayetin devamında da ancak kafirler bilmiyorlar diye bitiyor ayet.İnsanlar küçümseyebilir ama hangi meslekte olursa olsun en küçümsenen meslekte,en küçümsenen ortamda bile olsa eğer Mü’minse üstün ve izzetli olan onlardır değil mi hanım.

    Ayşenur gülümsedi .Arkadaşları adına üzülmüştü ama bu gün öğrendiği çok şey vardı.Çok ders çıkarmıştı bu günden.Çalan telefon konuşmalarını kesmişti.Eşi telefonda konuştuktan sonra onun yanına gelerek

    -Misafir geliyor hanım.

    -Kim geliyor .Hayırdır.

    -Hani şu hamallık yaparak geçimini sağlayan,alnının teriyle helal yolla çocuklarının rızkını çıkartan arkadaşım,Kardeşim Salih ve hanımı geleceklermiş.

    Ayşenur gelenleri tanıyordu.Kurandaki Mü’minlerinin özelliklerini tamamıyla üzerlerinde taşıyan insanlardı.Tebessüm ederek eşine karşılık verdi.

    -Desene en vasıflı arkadaşlarımız geliyor.Buyursunlar gelsinler.Kapımız böylesi izzet,onur ve üstünlük sahibi insanlara her zaman ardına kadar açık.....




Gönderen: Mükerrem BULUT
E-Mail: mukerrembulut@mynet.com




Kaynak: Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.


Önemli Not: Lütfen hikayeyi kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.

22 Haziran 2005 - 11:09:20 - 7092 günlük
Ekleyen editör: HikayeArsivi

Okuyan:[3985]Yorumlayan:[0]Kategori: [Sizden Gelen Hikayeler]
[Arkadaşına Gönder][
Yazdır]



Bu hikaye yazı-yorum için henüz yorum yapılmamış veya yorum onaylanmamış.
 

Yorumlarınızı Yapın:
 



Reklam ver

 
 

.: Günün Ayeti :.

.: Günün Hadis-i Şerif-i :.

.: Günün Sözü :.

     


 
Google

Sitemizden alınan tüm hikaye-öykü-masal ve materyaller için link verilmesi zorunludur.
Site içeriğini kullanmak için site yönetimiyle [kutulkulub@gmail.com] irtibata geçerek istifade edebilirsiniz.

 
 Hikaye Arşivi  
Kerim MELLEŞ-KuTuL KuLuB © 2002-2024  ©  Hikaye Öykü Masal Arşivi
Sayfamızı en iyi 1024*768 çözünürlükte görüntüleyebilirsiniz...

  KuTuL KuLuB-A.Kerim Melleş