[Sizden Gelen Hikayeler]
Dünya tarihinde ordusuyla Sina Çölü’nü iki hükümdar geçmişti:
Birisi M.Ö. 525 senesinde İran Şahı Kambiz, diğeri ise yine M.Ö. Makedonya Kralı İskender’dir. Bu çölde, gündüz sıcaklık 40-50 dereceye kadar çıkar, geceleri ise 0 dereceye kadar düşer.
Yavuz Sultan Selim Han, ordusuyla çölü geçmeye hazırlanıyordu. Ancak, devlet erkanından bazıları çölü geçmenin mümkün olmadığını söylemişlerse de, Sultan bunları dinlememiş ve yoluna devam etmiştir. Hatta geri dönmekte ısrar eden Hüseyin Paşa’nın çadırını başına yıktırmıştır.
Ordu 2 Ocak’ta Kurban Bayramı’nın birinci günü Gazze’ye vardı. Burada 9 Ocak 1517 gününe kadar kalındı. Yavuz Sultan Selim Han, bütün orduyu teftişten geçirdi. Uzun bir süre devam edecek çöl geçişi için her şey düşünülmüş ve hiç eksik bırakılmamıştı. Hz. Allah’ın (c.c.) bir lütfu olarak senelerden beri yağmur yüzü görmeyen bu çöle yağmur yağmaya başlamış, hatta bazı yerlere kar düştüğü de görülmüştü. Bu suretle Tih Sahrası’nın dayanılmaz sıcaklığı yok olmuş, her taraf bahar serinliği içinde iken ordu yoluna devam etmişti.
Bütün kuvvetleriyle Gazze’de toplanan Osmanlı ordusu eksikliklerini tamamladıktan sonra Sina Çölü’nü (Tih Sahrası) aşmak üzere 9 Ocak 1517 günü yürüyüşe geçti, geniş ve kumlu sahaya girdi.
Osmanlı ordusu, Sina Çölü’nde, kızgın kumlar üzerinde ilerliyordu. Bir ara Yavuz Sultan Selim Han atından indi ve yaya olarak yürümeye başladı. Bunu gören devlet erkanı ve süvari birlikleri de atlarından inerek yaya olarak yürümeye başladılar. Sultanın yürümesinin manasını anlamamışlardı. Herkes bunun sebebini merak ediyordu. Bir ara bunu öğrenmek isteyen Hasan Can, Sultan Selim Han’a yaklaşarak:
- “Hayırdır İnşaallah Sultan’ım! Bütün ordu, devletlü Padişahımız acep niçin yaya yürürler? Merak eder.” Diye sorunca, büyük Sultan:
- “İki cihan Sultan’ı Peygamber Efendimiz (s.a.v.) önümüzde yaya yürürken, biz nasıl at üzerinde olabiliriz” diye cevap verdi.
Bir müddet böyle yüründükten sonra Sultan tekrar atına bindi ve yola devam edildi. Bu suretle çöl hiçbir zaiyat vermeden geçilmiş, Nil Nehri’ne yaklaşılmıştı. 9 Ocak Cuma günü Gazze’den ayrıldıktan 13 gün sonra Salihiye’ye gelindi. Salihiye, Nil Nehri kıyısında meskun bir yerdi. Çekilen zahmetler unutulmuş, Nil vadisinin serinliği vücutlara tazelik vermeye başlamıştı.
Gönderen: Şener Kaptanoğlu
E-Mail: senerkaptanoglu@yahoo.com
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|