[Dini Hikayeler]
Dıhyetü'l-Kelbî r.a. anlatıyor:
Hz. Peygamber s.a.v., beni bir mektupla Bizans Kayseri'ne gönderdi. Hükümdarın yanına vardım. Mektubu verdim. Yanında yüzü kırmızı, gözleri mavi, saçları kıvırcık bir de yeğeni vardı.
Mektup, 'Allah'ın Rasulü Muhammed'den, Rumların sahibi Herakliyus'a' diye başlıyordu. Yeğeni bu sözler üzerine derin bir nefes aldı ve 'bu mektup okunmamalıdır' dedi. Kayser bunun sebebini sordu. Yeğeni: 'Bu mektubu yazan önce kendi ismini anıyor ve senin için de Rum'un sahibi diyor, kral tabirini kullanmıyor.' dedi. Hükümdar, 'mutlaka onu okuyacaksın' dedi.
Mektup okunduğu zaman, oradakiler Kayser'in yanından çıktılar. Huzura ben alındım. Kayser, onların dinî işlerini düzenleyen piskoposu çağırdı. Diğerleri onu mektuptan haberdar etmişlerdi. Bunu Kayser'in kendisi de söyledi ve mektubu ona okuttu. Piskopos ona şunları söyledi:
- İşte bu Muhammed'dir. O beklediğimiz peygamberdir ki, İsa onun geleceğini bizlere müjdelemişti. Kayser piskoposa:
- Peki, bana ne tavsiye edersin? dedi. Piskopos:
- Ben onu tasdik ediyor ve ona tabi oluyorum, dedi. Kayser ona:
- Şayet ben bunu yapacak olursam krallığımdan olurum, dedi.
Sonra biz Kayser'in yanından çıktık. Kayser, o sırada yanında misafir olan Ebu Süfyan'ı çağırttı ve:
- Sizin memleketinizde ortaya çıkan bu kişi necidir? diye sordu. Ebu Süfyan:
- O bir gençtir, dedi.
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|