[Sahabeden ve Evliyaullahtan Hikayeler]
Peygamberimizin süt annesi Hazreti Halime, Mekke-i Mükerreme'ye gelerek Peygamberimizle karşılaşmasını şöyle anlatmaktadır:
— Zevcimle şehre inmiştik, bir süt çocuğu bulup bakacak ve hiç olmazsa bir miktar dünyalık elde etmiş olacaktık... Bizimle beraber şehre çocuk almaya gidenler, birer tane bulup döndüler. Biz bulamamıştık. En sonunda bir öksüz çocuk olduğunu ve öksüz olduğu için kimsenin onu bakmak için almadığını duyduk. Boş geri dönmektense, Amine'nin oğlu, öksüz çocuğu alalım da dönelim, bizimki de öksüz olsun, de-mekki nasibimiz bu imiş dedik ve çocuğa bakmak için almaya karar verdik...
Zevcim beni, Amine Hatun'un evine götürdü. Amine Hatun beni kapıda karşılayıp, içerde mışıl mışıl uyumakta olan çocuğun yanına götürdü. Çocuk, altında yeşil ipekten bir şilte,'beyaz yünden bir sargıya sarılmış yatıyordu. Çocuğun olduğu odaya girince, öyle güzel bir koku ile karşılaştım ki, cazibesinden sanki büyülenmiştim. Elimle göğsünü okşamak istedim uyandı. Gözlerinden öyle bir nur fışkırıyordu ki, sanki gökleri deliyordu. Bebeği iki kaşının arasından öptüm... Sonra, emzirmek istemiştim, sol mememi verdim, emmiyordu... Bu sefer sağ mememi verdim, emmeye başladı. Doyuncaya kadarda emdi. O andan itibaren de sağ memede bol süt birikmeye başladı. Ben ondan sonra onu hep sağ mememle emzirdim. Çünkü sol göğsümde hiç süt olmuyordu.
Kabilemizin olduğu yere geldik... Çocuğa elimden geldiğince ihtimam gösteriyordum. Onu yeni evinde en rahat bir köşeye yatırdım. Bu zamana kadar olan hallerden dolayı kocam sevinç içinde idi. Devemizi sağmaya gitti... Devemiz zayıf ve cılız bir şeydi. Hiç yok denecek kadar az süt verirdi. Hatta oğlum Abdullah'a bile yetmiyordu. Biraz sonra deveyi sağıp gelen kocam, bana:
— Ya Halime, aldığın öksüz çocuk uğurlu geldi. Bak şu süte! Her zaman süt çıkmayan deveden işte gördüğün şu sütü sağdım. Şu bolluğa bak! Halbuki bu sütü kaç günde bile biriktirmezdi, dedi.
Devenin sütü o kadar bol" olmuştu ki hepimiz bol bol içtik ve doyduk... Çocuk evimize gelir gelmez, evimize bir bolluk bereket gelmişti. Bütün sıkıntılardan kurtulmuştuk. Kimsenin öksüz diye almak istemediği yavruyu bizim almamız, Allah'ın bir lütfü idi.
Muhammed, oğlum Abdullah'la beraber büyüdü, ben onu kendi çocuğumdan çok severdim. Hatta annesi gelir de alır diye korkuyordum. Altı yaşına kadar bizim yanımızda kaldı. Abdullah'la beraber dışarı çıktıkları zaman ben:
— Oğlum kardeşini güneşin altına fazla götürme, derdim de oğlum bana:
— Anneciğim, biz güneş görmüyoruz! Kardeşim Muhammed nereye gitse onunla beraber bir bulut tepemizin üstünde gidiyor, böylelikle güneşten hiç rahatsız olmuyoruz, derdi...
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|