Hikaye Öykü Masal Arşivi

 

Hikayelerin Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı

25 Nisan 2024

Sık Kullanılanlara Ekle  Anasayfan 
              Yap Ziyaretçi Defteri

  Köylünün Şehirli Dostunu Köye Davet Etmesi (Mevlanadan Hikayeler) :. Hikaye Öykü Masal Arşivi .:

MENÜLER
Ana Sayfa
Arşiv
Sitenize Ekleyin
Hikaye Ekleyin
Editörlere Mesaj Gönder
Editörlük Başvurusu
Yardım / İletişim
Reklam
Basında HikayeArsivi
Künye
Ziyaretçi Defteri
Tavsiye Siteler
HİKAYE KATEGORİLERİ
İbretli Hikayeler
Dini Hikayeler
Yaşanmış Hikayeler
Duygusal Hikayeler
Sevgi Hikayeleri
Aşk Hikayeleri
Din Büyüklerinden Hikayeler
En Güzel Dini Hikayeler
Masal Demeti
Hayatın İçinden Hikayeler
İran Hikayeleri
Dostluk Hikayeleri
Mevlanadan Hikayeler
Kıssadan Hisseler
Çocuklar İçin Hikayeler
Doğruların Öyküsü
Komik Hikayeler
Nasreddin Hocadan Hikayeler
Sahabeden ve Evliyaullahtan Hikayeler
Kurandan Hikayeler
Resulullahtan Hikayeler
Kelile ve Dimne
Tarihi Gerçekler
Gerçek Hayattan Hikayeler
Türk Tarihinden Damlalar
Bediüzzamanla Yaşayan Öyküler
Diyanetten Hikayeler
Renkli Hikayeler
Sesli Hikayeler-Masallar
Resimli Hikayeler
Sizden Gelen Hikayeler
İngilizce Hikayeler
Padişahlardan Hikayeler-Öyküler
Türkü Hikayeleri
Tarihi Hikayeler-Öyküler
Siyasi Hikayeler-Hatıralar
Öğretici Hikayeler
Hüzün Zamanı Hikayeleri
Hazır Cevaplar Espriler
Dede Korkut Hikayeleri-Destanlar
Keloğlan Masalları (Görüntülü)
La Fontaine Masalları
Atatürk Hikayeler - Hatıralar
Tanıdığım Ünsüzler
Gazali İHYAdan Hikayeler
Ramazan-Oruç Hikayeleri

Hikaye-Öykü Ara



[Detaylı Arama]


Yeni Eklenen 15 Hikaye
Radar Var
Yok Oluşun Filizlenmesi
Yanılgının Gözyaşları Ve Benlik Kavgası
Ayşecik ve Yasemin Sultan
Şöhretin Bedeli
Bücür Zürafa
Deve Kervanı
Nerede Görüşelim
Rafadan Yumurta
Sabrın Zirvesi
Recep Ayında Oruç
Oruçlu Musunuz, Değil Misiniz?
Oruç İman Ettirdi
Orucu Bazen Bozmak Gerek
Onların Ameli Yok

En Çok Okunan 15 Hikaye
The Adventure of the Three Garridebs
Bir Bebeğin Yarım Kalmış Günlüğünden
Dracula - Story
İşte Aşk
Hz. Yunus Ve Balık
Uyuyan Güzel
Half-Brothers by Elizabeth Gaskell
Sevgi Üç Türlüdür
Uyku Masalı
Dostluğun Öyküsü
Hansel Ve Gretel
Haddini Aşmanın Zararı
Ona "Sevdiğinizi" Söyleyin
Evlilik
Çirkin Ördek


Reklam ver

Mail List
Sitemizin yeniliklerinden ilk sizin haberiniz olsun.
İsim:
Mail:
 


Editör Giriş

Google
Sitemiz hakkındaki görüşlerinizi ZİYARETÇİ DEFTERİNE yazarsanız seviniriz.


Ziyaretçilerimiz ve Hikaye Dostlarının Dikkatine:

www.hikayearsivi.net olarak 2002 yılından itibaren yayın faaliyetimizi sürdürmekteyiz. İnternet üzerinde yayın yapan birçok sitenin içeriğinde, sitemiz içeriği kullanılmaktadır. İlk defa birçok kategori altında hikaye-öykü ve masalları paylaşmaya başlayan sitemiz, bu konuda da diğer sitelere örnek olmuştur. Sitemizin ve içeriğinin genişlemesine ve sitemizin tanıtımına siz değerli ziyaretçilerimizin katkısı çok önemlidir. Sitemiz içeriğini paylaşırken, mutlaka kaynak olarak www.hikayearsivi.net den alıntılandığını belirterek içeriğimizi kullanabilirsiniz. Unutmayın ki kaynak belirtmeden, içeriğimizi alan onlarca site ve ziyaretçi, çalışmalarımızdaki emeğe karşı bizi şevksiz bırakmaktadırlar. Lütfen sitemizin tanıtımına sizde katkı sağlayın. (A.Kerim MELLEŞ & Mehmet Zahid MELLEŞ)

Köylünün Şehirli Dostunu Köye Davet Etmesi
[Mevlanadan Hikayeler]





   Köylünün birinin bir şehirliyle ahbaplığı vardı. Köylü şehire indiğinde şehirli dostunun evine gider kurulur, aylarca yer içer, şehirlinin dükkanına gider ihtiyaçlarını temin ederdi.

   Köyüne dönerken şehirli dostu bütün ihtiyaçlarını temin eder ondan para pul almazdı.

   Köylü her şehire gelişinde şehirli dostunu köye davet eder :

   - "Sevgili dostum, sen hiç gezmeye gitmez, şehirden dışarıya çıkmaz mısın. Allah aşkına bütün aileni, çoluk çocuğunu, akrabalarını alıp köye gel şimdi bahar, tam da gül mevsimi, köyde her yer güllük gülistanlık, her yer cennet gibi... Eğer şimdi gelmezsen bari yazın meyve, sebze zamanı gel bana misafir ol aylarca sana ve ailene hizmet ederek mutlu olayım." dedi.

   Şehirli onu başından savmak için geleceğini vadetti. Bugün, yarın derken aradan sekiz yıl geçti.

   Köylü her yıl :

   - "A efendim ne zaman geleceksin bu yıl da kış geldi çattı." deyince

   Şehirli dostu bir bahane bulur :

   - "Bu yıl felan yerden misafir geldi, filan iş çıktı gelemedim, seneye gelirim." diye başından savmaya çalışırdı.

   Bunu duyan köylü üzülür, yakınır, yalvarırdı .

   - "Ey sevgili dost, ailem, çocuklarım seni bekliyor, hasretle yollarını gözlüyor, bizi daha fazla bekletme ne olur."

   Aradan aylar yıllar geldi geçti. Köylü şehire gelip aylarca kalma alışkanlığını sürdürdüğü gibi şehirliyi köyüne davet etmeyi de sürdürdü.

   Köylünün bu samimi ısrarı üzerine şehirlinin hanımı, çocukları :

   - "Senin köylüye bu kadar hakkın, bu kadar emeğin geçti. Adam bizi davet edip duruyor, artık bir de biz gidip onda misafir olalım." demeye başladılar.

   Bunun üzerine şehirli de köye gitmeye karar verdi. Hazırlıklar tamamlandı. Şehirli ailesiyle birlikte köye doğru yola çıktı.

   Köyün yolunu bilmediklerinden aylarca oradan oraya dolaştılar, günlerce yollarda perişan oldular.

   Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra şehirli, dostunun köyüne varıp kapısına geldi. Bir anda bütün yorgunluklarını, perişanlıklarını unuttular. Nihayet köye gelmiş, menzile ermişlerdi. köylü dostları şimdi bin bir ikramla onlara çektiklerini unutturacak ikram ve hizmetlerde bulunacaktı. Fakat hayret köylü dost onlarla hiç mi hiç ilgilenmiyordu.

   Şehirli köylünün kapısına varıp :

   - "Sevgili dostum beni davet edip duruyordun. İşte geldim." dedi.

   Köylü sanki hayatında ilk defa şehirliyi görüyordu.

   - "Sen kimsin, seni tanımıyorum." deyince şehirli :

   - "Nasıl olur yıllarca her şehre gelişinde evimde misafir kaldın, aylarca sana hizmet ettim beni nasıl tanımazsın." diyecek olduğunda köylü:

   - "Ben Allah aşkıyla öylesine kendimden geçmişim ki hiçbir şeyin farkında olmadığım gibi, senin de kim olduğunu bilmiyorum, seni tanımıyorum." dedi.

   Şehirli perişan bir vaziyette ailesinin yanına döndü. Günlerce yürümüş, yollarda perişan olmuşlardı. Adım atacak halleri yoktu. Uzun zaman köylü dostunun kendilerini tanımasını ve içeri almasını aç susuz beklediler. Fakat nafile aradan beş gün geçti gündüzleri sıcaktan kavrulup geceleri soğukta titrediler. Beşinci gece şiddetli bir yağmur başladı. artık bıçak kemiğe dayanmıştı. Şehirli köylünün kapısına vararak yumruklamaya başladı.

   Köylü, uzun bir bekleyişten sonra nihayet bin bir nazla kapıyı açtı :

   - "Kimsin, ne istiyorsun, ne var?." deyince

   Şehirli :

   - "Bütün yaptıklarım sana helal olsun istersen beni öldür, yalnız bu karanlık ve yağışlı gecede bize sığınacak bir yer ver." dedi.

   Köylü :

   - "Orada bağcının gece eline yayını alarak kurtları beklediği bir klube var, eğer yayı eline alıp kurtları beklemeyi göze alırsan, bu hayvanlarımı beklersen, orayı size veririm, orada kalın yoksa istediğin yere gidebilirsin." dedi.

   Şehirli seve seve bunu kabul etti.

   - "Aman o kulübeyi göster ne olur, sabaha kadar gözümü kırpmadan bekler, eğer kurt gelirse onu okla vururum, bundan başka da ne istersen yaparım yeter ki bu karanlık gecede bizi bu şiddetli yağmurun altında bırakma.." dedi.

   Şehirlinin ailesi o küçücük kulübeye sığındı, bu daracık yerde adeta üst üsteydiler, gecenin karanlığı, yağan yağmur, onları perişan etmişti.

   Şehirli eline okunu yayını alıp kurt beklemeye başladı. "Eğer kurt gelir de ben görmeden bir zarar verirse köylü saçımı sakalımı yolar." diye düşünüyor, gözlerini dört açıyor, her tarafı dolaşıyordu. Derken karanlığın arasında bir kıpırdanma fark edince, kurdun geldiğini sanıp oku fırlattı. Kurdu vurdu. Kurt tepeden yuvarlanırken yellendi.

   Bunun üzerine köylü yatağından fırlayıp geldi. Bağırıp çağırmaya başladı :

   - "Bre ahmak sen ne yaptın benim sıpamı vurdun!..." dedi.

   Şehirli şaşırdı :

   - "Aman efendim ne sıpası, hayvanlara zarar vermesin diye kurdu vurdum."

   Köylü iyice kızdı :

   - "Ben tanımaz mıyım, benim sıpamı vurdun!.."

   Şehirli iyice şaşırmıştı :

   - "Bu karanlık ve yağmurlu gecede bunu nasıl anladınız, sıpayı kurttan nasıl ayırt edip tanıdınız?." dedi.

   Köylü : "Sıpayı yellenmesinden tanıdım." deyince şehirlinin kanı beynine sıçradı. Köylünün yakasına yağıştı :

   - "Bre ahmak, bre sersem sahtekar...Hani Allah'ın (c.c) aşkından kendinden geçmiştin. Hiçbir şeyin farkında değildin. Gece yarısı bu zifiri karanlıkta bir eşek sıpasını yellenmesinden tanıyorsun da, gündüz ortası kırk yıllık dostunu tanımıyorsun. Masken düştü sahtekarlığın ortaya çıktı. Sıpanın yellenmesi seni rüsva etti, gerçek yüzünü ortaya çıkardı. İşte, Allah (c.c) insan böyle rezil eder." dedi.



Kaynak: Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.


Önemli Not: Lütfen hikayeyi kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.

30 Haziran 2004 - 01:10:36 - 7239 günlük
Ekleyen editör: HikayeArsivi

Okuyan:[6059]Yorumlayan:[0]Kategori: [Mevlanadan Hikayeler]
[Arkadaşına Gönder][
Yazdır]



Bu hikaye yazı-yorum için henüz yorum yapılmamış veya yorum onaylanmamış.
 

Yorumlarınızı Yapın:
 



Reklam ver

 
 

.: Günün Ayeti :.

.: Günün Hadis-i Şerif-i :.

.: Günün Sözü :.

     


 
Google

Sitemizden alınan tüm hikaye-öykü-masal ve materyaller için link verilmesi zorunludur.
Site içeriğini kullanmak için site yönetimiyle [kutulkulub@gmail.com] irtibata geçerek istifade edebilirsiniz.

 
 Hikaye Arşivi  
Kerim Melleş-KuTuL KuLuB © 2002-2021  ©  Hikaye Öykü Masal Arşivi
Sayfamızı en iyi 1024*768 çözünürlükte görüntüleyebilirsiniz...

  KuTuL KuLuB-A.Kerim Melleş