[Kelile ve Dimne]
Sevgi sessiz bir kuştur, uçar kalp denizinde...
Yıllar, belki yüzyıllar önceydi.
Yemyeşil bir orman köyünde, garip bir derviş yaşardı.Gece gündüz Allah' a ibadette bulundu Derviş.Bir parça ekmek bulursa yer, bir yudum su bulursa içerdi.İçinde sonu gelmez istekler yoktu...
Bir gün ormana gitmişti.
Kalın gövdeli tek ağaçlar...Kayaları delmiş incecik kökler...Çiçekler...Kelebekler...
Şırıl şırıl kaynayan pınarlar...
Bir yandan gizemli güzellikte kendisini yitirerek yürüyor, bir yandan da ;
"Allah ne güzel yaratmış"! diyerek duygularının ayaklandığını hissediyordu.
Derken, bir şahin gördü, kalın ağacın gövdesinin çevresinde dönüp duruyordu. Garip sesler çıkarıyordu.
"Allah Allah, bu hayvanın bir derdi var galiba" diye söylendi.Şahin 'in gagasında et parçası vardı.Derviş iyice meraklandı.Kenara gizlendi.Şahini izlemeye başladı.Şahin bir süre ağacın çevresinde dolandı durdu.Sonunda, ağaçtaki yuvaya kondu.O da ne! Derviş baktı yuvada bir kuzgun var.gözleri görmüyordu kuzgunun.Tüyleri de dökülmüştü.
"Zavallı kuzgun" Diye söylendi Derviş.Hayvanın miskin haline çok acımıştı.
Şahin, yuvaya konar konmaz gagasında ki et parçasını çöplerin üzerine koydu.Kuzgun bağırıyordu.Aceleyle et parçasını da küçük lokmalara böldü ve teker teker kuzguna yedirmeye başladı.
Derviş beyninden vurulmuşa dönmüştü.
"Nasıl olur!" Diyerek şaşkınlığını belirtti.
Gözleri görmeyen miskin bir hayvanın yiyeceği bir yırtıcı kuşun eliyle kendisine gönderiliyordu.
Ben de oturup beklesem Allah bana yiyecek gönderir diye orada beklemeye başladı.
Gece oldu.
Vakit bir hayli ilerledi.Derviş hala bekliyordu.
Sabah oldu.Kuşlar cıvıldaşmaya başladı.
Derviş bekliyordu.Ne gelen vardı ne giden.
Güneş ışıklarını çekti yeryüzünden.
Karanlık bir perde çöktü.
Ay ışıldadı.
Yıldızlar göğün yüzünü lacivert bir kıra dönüştürdüler.
Ay sessizce çekilde neden sonra.
Gün tekrar gülümsedi.
Aradan kaç gün geçti, bilinmez.
Biz diyelim on siz deyin yirmi gün...Derviş beklemekten bıkmıştı.Açlıktan da güçsüz düşmüştü.
Aklı başına geldi neden sonra.
"Çalışmayınca Allah bir şey vermiyor insana" diye düşündü.
Neredeyse açlıktan ölecek gibiydi.
Kalktı yiyecek aramaya koyuldu.Tüccar öyküyü anlattı.Oğullarına bu hikayeden çıkardığı dersten söz etti.
Küçük oğlu çok etkilenmişti.
- Öğütlerin çok güzel babacığım, dedi. Ama benim bir sorum var. Kazandığımız serveti nasıl koruyacağız?
Tüccar, küçük oğlunun sorusunu dinledi. Bir süre düşündükten sonra:
- Kazandığımızdan fazla harcamamalıyız, dedi.
- Doğru, dedi küçük oğlan.
Babası devam etti:
- Elde ettiğimiz serveti iyi korumalıyız.Sermayemizi daima bırakmalıyız.Harcamalarımızı karımızdan yapmalıyız.
- Böylece sermayemiz elimizden çıkmaz, dedi küçük oğlan,
- Elbette, dedi tüccar.
Babanın aklına bir hikaye daha geldi.Gerğinden fazla harcayan farenin hikayesiydi bu.
- Anlatayım mı bu hikayeyi? diye sordu tüccar.
Çocuklar:
- Çok iyi olur, dediler.
Baba, hikayeyi anlatmaya başladı.
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|